06 Aralık 2014 01:00

Güvencesizlik ve Soma: Tazminatı kim-nasıl verecek?

Güvencesizlik ve Soma: Tazminatı kim-nasıl verecek?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Soma, işçilerin yaşadığı koşulların görünür olmasında ayna işlevi görmeye devam ediyor. 301 işçinin kurban gittiği toplu iş cinayetleri insanlık dışı çalışma koşullarını tüm dünyaya göstermişti. Şimdi de Soma, işçi alacaklarının içerisinde bulunduğu güvencesiz ortamı gözler önüne sermektedir.
Soma’da 301 işçinin  iş cinayetlerine kurban gittiği  madenin sahibi SOMA AŞ işçilerini işten çıkardı. İşçiler, işlerini kaybettikleri gibi, kıdem ihbar tazminatlarının ödenmemesi riskiyle de yüz yüzeler.
Soma Kaymakamının açıklamasına göre şirket işçilerin kıdem ihbar tazminatlarını devlet ödesin diyormuş. Peki devlet öder mi?
Ödeyebilir.
Ödemeyebilir de.
Çünkü hiç kimse var olan yasalara göre devleti ödemeye zorlayamaz.
İşveren ya da devlet tazminatı ödemezse bugünkü yasal sistem içerisinde Somalı işçiler, kıdem ihbar tazminatlarını alabilmek için icra takibi yapmak zorunda. İşveren de bu icra takibine itiraz edecektir. İşçiler bu kez iş mahkemesinde takibin iptali için dava açacaktır. Davaları kazansalar da işveren temyiz edecek, dosyalar Yargıtaya gidecektir. İşveren teminat göstermez ise işçiler Yargıtay aşamasını beklemeden şirket mallarına haciz uygulayarak, haciz sonrası malların satışını isteyeceklerdir.
Somalı işçiler, işçi alacaklarının dışında SGK prim borçları, ipoteğe bağlanmış alacaklar gibi özel yasalarla imtiyaza bağlanmış alacaklıların alacaklarını tahsil etmesinden sonra, kalırsa işçiler alacaklarını alabilecektir. Her şey “yolunda” giderse ve eğer işveren ödeme yapmamakta direnirse tüm bu aşamaların tamamlanması iki yıldan dört yıla kadar hatta daha da fazla sürebilir.
Somalı işçilerin durumu aslında işçi alacaklarının güvencesizliğini gösteren birçok örnekten biri. Ama devletin borç benim değil diyemeyeceği, ödeme yapmaktan kaçınmayacağı birileri de var. Ve ne yazık ki bunlar işçiler değil.
Kim onlar?
Eğer siz işçi değil de devletten “yap-işlet-devret”, “yap-işlet”, “işletme hakkı devri ve benzeri finansman modelleri çerçevesinde” ihale alan biriyseniz işiniz kolay. 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun”dan yararlanabilirsiniz. Bu kanun örneğin “yap-işlet-devret” modeliyle devletten ihale alan şirketlerin kolayca dış kredi kullanmalarını sağlamak için çıkarılmıştır. Ayrıca bu kanuna dayalı olarak “Hazine Garantileri Kapsamında Yapılacak Ödemelerin Üstlenilmesinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır.  Yasa ve yönetmelik dış kredi bulan yatırımcının para aldığı finans kuruluşuna devletin kefil olmasını “Hazine Garantisi” olarak tanımlamıştır.
Böylece Türkiye’deki bir yatırım için borç veren yabancı finans kuruluşunun örneğin bir Alman bankasının parasının geri ödenmemesi halinde devletin bu borç benim borcum değil demesi mümkün değil, para satan kuruluşun kârını devlet garanti altına almıştır. Yasa böyle! Bu yasayı kim, ne zaman çıkardı? Bu yasayı bu devlet, 28.03.2002’de çıkardı.*
Aslında devletin Anayasa ile bir anlamda işçiye kefil olduğu konular da var. Yaşama hakkını güvence altına almak, çalışma hakkını korumak devletin Anayasa ile üstlendiği yükümlülüklerden birkaçı.
Bir kişi, bir işyerinde işe başladığında işletme iznini devletin verdiğini, devletin işçi sağlığı-iş güvenliği önlemleri alınmamış bir işyerine işletme belgesi vermeyeceği kabulünden hareket etmektedir.
Bir işçi çalışırken işten çıkarıldığımda tazminatlarım ne olacak diye bir kaygı yaşamamalıdır. Devlet işçinin ücretlerini garanti etmeli; işçinin, işverenin acze düşmesi halinde zararının nasıl karşılanacağını yasa ve yönetmeliklerle belirlemiş olmalıdır. Oysa mevzuatta işçi alacaklarına yönelik, kapsayıcı ve yeterli güvence getiren bir düzenleme yok. Oysa, devletin, işçi alacaklarını da hazine garantisi verdiği yabancı finans kuruluşunun alacakları gibi güvence altına almış olması gerekir.
Soma’da Soma AŞ ile devlet arasındaki danışıklı (muvazaalı) sözleşmeye göre işçilere devlet tarafından verilmiş böyle bir garanti yok. Fakat bu sözleşme Sayıştayın da belirttiği gibi muvazaalı-danışıklı olduğu için TKİ gerçekte sorumludur.**
İşçilerin Soma AŞ ile Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu (TKİ) arasındaki ilişkinin danışıklı (muvazaalı) olduğunu mahkemede kanıtlaması halinde TKİ işçi alacaklarından resmen de sorumlu olacaktır.
İşçilerin hem bu ispat sürecini hem iflas etmiş işverenden alacakları olan diğer alacaklılar gibi hukuki sürecini hızla işletip sonuçlandıracak ne mali güçleri ne de bilgi birikimleri var. Devlet işçinin alacaklarını ödemeli, sonra işverenin mal varlığından devlet olmanın verdiği imtiyazları kullanarak işçilere ödediği paraları geri tahsil etmelidir.

* 09.04.2002 tarih, 24721 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.  

** “Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu SINIRLI SORUMLU Ege Linyitleri İşletmesi Müessesesi 2012 YILI RAPORU” Bu rapor; 03.12.2010 tarih ve 6085 sayılı Kanun ile 08.06.1984 tarih ve 233 sayılı KHK uyarınca düzenlenmiş, Rapor Değerlendirme Kurulunun 04.10.2013 tarih ve 79 sayılı Karar ile 37 nolu oturumunda kabul edilmiştir.”

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa